4 Mar 2025 13:52

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

İran’ın farklı şehirlerinde Ramazan ayı, geçmişten bugüne nesilden nesile aktarılan eşsiz ritüellerle yaşatılır. Her şehrin kendine özgü bir Ramazan dokusu vardır; kimi yerde iftar sofraları büyük meydanlarda kurulur, kimi yerde sahur vakitleri davul sesleriyle yankılanır.

Ramazan ayının ilk hilali gökyüzünde görüldüğü andan itibaren şehirlerin havası değişir. Sokaklar daha kalabalık, pazarlar daha hareketli ve evler daha sıcak olur. Taze sahur ekmeğinin kokusu, gece dualarının sesi ve zülbiya ile bamyanın tatlı lezzeti, hepsi bir ay değil, aynı zamanda inancın, şefkatin ve dayanışmanın canlı bir akışı olan bir mevsimin başlangıcını haber verir.

Modern hayat, birçok eski geleneği solgunlaştırmış olsa da, hâlâ bu toprakların her köşesinde, geçmişin renkli ve özgün Ramazanlarını hatırlatan ritüeller ve gelenekler devam etmektedir. Birlikte yenen sahur yemeklerinden, mahalle aralarındaki sadeliğiyle dağıtılan iftariyeliklere, ışık ve dua dolu gece ibadetlerine kadar, Ramazan hâlâ insanların kalbinde özel bir yere sahiptir. Şimdi, İran'ın farklı şehirlerinde bu mübarek aya bir göz atalım; nesiller boyunca korunmuş ve bu ayı hayatın en güzel mevsimlerinden biri haline getiren geleneklere bakalım.

Kermanşah; Sahur Davullarının Yankısı ve Komşuluk

Saatler ve alarmlar henüz icat edilmemişken, Kermanşah şehri Ramazan gecelerini sahur davullarının sesiyle sabaha ulaştırırdı. "Sahur Davulcuları", insanları uyandırmakla görevli olan adam, geceleri şehir sokaklarında dolaşır, davul çalar ve yüksek sesle oruç tutanları uyanmaya davet ederdi. Ancak Kaçar döneminde, Ramazan uyarısı daha da görkemli hale geldi; siyah mermilerle ateşlenen toplar, sabah ezanının yaklaştığını tüm şehre duyururdu. Hatta hilalin görülmesi bile bu yöntemle ilan edilirdi.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Ancak Kermanşah'ta Ramazan'ın güzelliği sadece bu adetlerle sınırlı değildir. "Komşu Kasesi" geleneği, bu diyarın insanlarının nezaketinin bir başka örneğidir. Bu ritüelde, aileler iftar yemeğinin tam bir öğününü komşularına gönderir. Bu güzel gelenek, Ramazan boyunca devam eder ve hiçbir sofrada iftarsız kalınmaması umuduyla sürdürülür.

Sistan: Hiçbir Ocak Sönmez

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Sistan'da Ramazan başka bir renge bürünür; şefkatle yanan ocakların rengine. Bu bölgenin insanları, "Arık ve Berık" olarak bilinen eski bir geleneğe sahiptir, yani "getirme ve götürme". Bu geleneğe göre, eğer bir evin bacasından duman yükseliyorsa, bu, o evde yemek piştiğini gösterir. O evin sakinleri, yemeklerinden bir kısmını, bacasından duman gördükleri diğer evlere götürmelidir. Bu gelenek, sadece dayanışmanın bir simgesi değil, aynı zamanda derin bir misafirperverlik felsefesini de barındırır; hiçbir ocak sönmez ve hiçbir ev iftarsız kalmaz.

Doğu Azerbaycan’da Camiler Temizleniyor

Doğu Azerbaycan'da Ramazan, Şaban ayının ortasında başlar. Bu bölgenin insanları, mübarek aya yaklaşan günlerde evlerini temizler, camilerin tozunu alır ve hazırlanmış kalplerle bu değerli ayı karşılar. Ancak bu bölgenin geleneklerinden biri de "bereket kesesi" dikmektir. Ramazan'ın son Cuma veya Perşembe günü, kadınlar ve kızlar evlerinde küçük bir kumaş parçası diker, içine biraz para koyar, dua okur, üfleyip bir sandıkta saklar ve gelecek yıla kadar korurlar. İnançlarına göre bu kese, evlerine bereket getirir ve onları parasızlıktan korur.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Doğu Azerbaycan gelenekleri sadece “Bereket Kesesi” ile sınırlı değil. Doğu Azerbaycan’ın bazı köylerinde çocuğu olmayan kadınlar, Ramazan ayının son Cuma günü ikindi vaktinde camiye gidip iki rekat hacet namazı kılarlar. Sonra camiden çıkarak adı "Fatma" olan yedi kadının evine gider ve her birinden bir parça kumaş alırlar. Bu kumaş parçalarından "Fatma Gömleği" adı verilen bir çocuk elbisesi diker ve bir sonraki Ramazan ayına kadar saklarlar. Bu geleneğin, Allah’ın dualarını kabul etmesine ve çocuk sahibi olmalarına vesile olacağına inanılır.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Tebriz; Işık Aynasında Ramazan

Tebriz’de Ramazan ayı özel bir görüntüyle başlar; aynaya yansıyan bir görüntüyle. Bazı Tebrizli aileler, Ramazan hilalini gördükten sonra aynaya bakıp Peygamber Efendimize (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’ine salavat getirmenin, tüm Ramazan boyunca kendilerine bereket ve sağlık getireceğine inanırlar.

Luristan; "Kasım Sa" Geleneği

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Luristan’da Ramazan ayı, merhamet ve cömertlik ayıdır. Bu ayın başlamasıyla, "Kasım Sa" adı verilen eski bir gelenek yeniden canlanır. Bu geleneğe göre, insanlar sahur ve iftar yemeklerinden bir kısmını komşularına gönderirler ki hiçbir ev iftarsız kalmasın.  Yemekleri çok meşhurdur olan Luristanlı kadınları bu ay boyunca sofralarını ve çevrelerindekilerin sofralarını sütlaç, şolezard ve helva ile süslerler.

Zencan; Fabrika Düdüğü ve Bereket Kesesi ile Ramazan

Zencan’da Ramazan, eski geleneklerin birleştiği bir dönemdir. Eskiden insanları sahura kaldırmak için kapılar çalınır, top atışları yapılır ve damlardan dua okunurdu. Ancak Zencan Kibrit Fabrikası kurulduktan sonra, sahur ve iftarı haber verme görevi fabrikanın düdüğüne bırakılmıştır.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Zencanlıların ilginç geleneklerinden biri de "Bereket Kesesi" dikmektir. Ailedeki anne, öğle ile ikindi namazları arasında, dua ederken camide yeni ve uygun bir kumaştan bir kese diker. Kumaşın iplerini ve kenarlarını kesmek için bıçak ya da makas yerine dişlerini kullanır. Keseye bir "pul" (madeni para) yerleştirerek, yıl boyunca içine konulacak paralardan ayırır.

Bahtiyariler; "Hena-yı Murad" ve Dileklerin Rengi

Bahtiyari kadınları, dualarının kabul olması için Ramazan ayının 27. gününde özel bir gelenek gerçekleştirirler. Ellerinde kına dolu tepsilerle camiye giderler ve herkes, diğer kadınların tepsisinden bir kaşık kına alıp kendi tepsisine ekler. Kınaların birleşmesi, dileklerin ve duaların birleşmesi anlamına gelir. Bu kına, bayram günü gül suyu ile karıştırılarak ellerine ve ayaklarına sürülür. "Hena-yı Murad" adı verilen bu geleneğin, dilekleri gerçekleştirdiğine inanılır.

Şiraz; "Kloğ Andazun"

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Şiraz’da Ramazan ayı, "Kloğ Andazun" ya da "Ruz-e Valun" adı verilen bir kutlamayla başlar. Şaban ayının son Cuma günü, Şirazlılar gruplar halinde şehrin etrafındaki bahçelere ve turistik alanlarına gider ve bu günü eğlence ve mutluluk içinde geçirirler. Çünkü Ramazan, ibadet ve dua ayıdır ve bu mübarek aya girmeden önce gönüllerini neşe ile hazırlamak gerektiğine inanırlar.

Kirman; ‘’Allah Ramazani’’ Sesiyle Ramazan

Kirman eyaletinde Ramazan ayı özel bir ihtişam ve geleneksel adetlerle kutlanıyor. Kirman halkı Ramazan ayında ibadet ve oruçlarını gönül rahatlığıyla yerine getirebilmek için Şaban ayında düğün gibi her türlü kutlama törenlerini yaparlar.

Geçmişte yaşlı kadınlarının uyguladığı âdetlerden biri de, az miktarda eritilmiş kahveyi alınlarına sürmekti; Onlar bu geleneğin daha fazla bereket ve barış getireceğine inanıyorlar.

Kirmani'nin Ramazan ayındaki en güzel geleneklerinden biri "Ser Ruze’’dir. Bu geleneğe göre, ilk defa oruç tutan kız ve erkek çocuklara büyükleri tarafından hediye verilir. Bu gelenek, çocukları hayatın yeni bir aşamasına girmeye ve dini görevlerini yerine getirmeye teşvik eder ve çocukların zihninde hayatlarının ilk gününün kalıcı bir hatırasını bırakır.

Kirman'da Ramazan geceleri farklı bir atmosfere sahiptir. Kadir gecelerinde erkeklerden oluşan gruplar evlerin kapılarına gidip "Allah Ramazani" diye bağırırken, kızlar da "kapı zili çalma" ritüelini gerçekleştirirler. Bu mübarek ayda Kirman'a has lezzetli kuvvet macunu ‘’Gavvut’’ de tüketilir. Besleyici bitki ve tohumların birleşiminden oluşan Gavuut, geçmişten günümüze sadece Kirman halkının iftar sofralarında özel bir yere sahip olmakla kalmamış, aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine adak olarak da dağıtılmıştır.

İsfahan’da Ramazan: Sevgi Dolu Ekmek

Tarihi köprüleri ve görkemli camileriyle ünlü İsfahan kenti Ramazan ayında farklı bir görünüme bürünüyor. İsfahan'ın eski geleneklerinden biri Ramazan ayının 15'inde İmam Hasan Mücteba'nın (a.s.) doğum gününe denk gelen günde ikram olarak ekmek dağıtılmasıdır. Bu günde kentteki fırınlarda halka ekmek dağıtılır. Son yıllarda bu gelenek daha da yaygınlaştır.

İran’da Yaşayan Türkmenlerin Ramazan Geleneği

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Gükistan ve Kuzey Horasan eyaletlerinde Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Ramazan ayı sadece ibadet ayı değil, aynı zamanda gönülleri ve hayatı şenlendirme fırsatıdır. Türkmen halkı bu mübarek aydan önce evlerini temizleyerek ve alışveriş yaparak Ramazan ayına hazırlanıyor. Ramazan ayından önceki son Cuma günü, insanlar gruplar halinde camilere gider, Allah'ın evinin tozunu süpürür ve ibadet edenleri karşılamaya hazırlarlar. Türkmenlerin güzel adetlerinden biri de camiye "Namazlık" adı verilen halı ve keçeden yapılmış kilimler hediye etmeleridir. Camiye sevgi ve samimi niyetlerle bağışlanan bu seccadeler, Türkmenlerin dini geleneklerine olan bağlılığının bir göstergesidir.

Kuzey Horasan’da Davul Geleneği

Bucnurd’da sahur vakti üç farklı davul çalınırdı ve her biri özel bir anlama sahipti. İlk davul, “Qara Xatun, tü pilo bişir” (Kara Hatun, pilavı pişir) ezgisiyle çalınır ve evin hanımının sahur hazırlığı için uyanmasını sağlardı. İkinci davul, “Qara Xatun, qazani dişir” (Kara Hatun, kazanı indir) melodisiyle çalınır, bu da hanımın yemeği sofraya koyması gerektiğini işaret ederdi. Bu davul sesiyle evin tüm fertleri sahura kalkardı. Son olarak, üçüncü davul ise ezan vaktinin geldiğini bildirirdi ve ardından müezzin ezan okurdu.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Kuzey Horasan’ın Türkmenleri arasında bir diğer gelenek ise “Teravih Namazı”dır. Günlük namazların yanı sıra Kur’an hatmi de yapılır ve Türkmenler, akşamları camilerde cemaatle 20 rekatlık teravih namazı kılarlar. Bu namaz, 10 adet 2 rekatlık namaz şeklinde, yatsı namazından sonra eda edilir. Ayrıca Türkmenler arasında, hilali ilk gören kişinin Bakara Suresi’ni okuması gerektiğine dair bir inanış vardır. Bunun, görme yetisini güçlendirdiğine ve büyük sevap kazandırdığına inanılır.

Kaşan: Nakıl Geçirme ve Cır Cıruni Geleneği

Ramazan ayı Kaşan’da, bazıları yakın zamanda ulusal kültürel miras listesine alınmış geleneklerle yaşatılmaktadır. Bu geleneklerden biri de “Nakıl Geçirme” törenidir. 21. gece, Hz. Ali’nin (a.s.) şehadetini anmak için büyük ahşap tabutlar (nakıl) siyah ve yeşil örtülerle süslenerek sokaklarda dolaştırılır. Bu tören, yas ve matem ifadesi olarak büyük bir katılımla gerçekleştirilir.

Ramazan’ın son gecelerinde ise Kaşan ve çevre köylerde “Cır Cıruni” adı verilen başka bir gelenek yaşatılır. 27. gece, Kaşanlı erkekler 5 ila 10 kişilik gruplar halinde, akşam ezanından sonra bekâr erkeklerin evlerine giderek kapılarında şiirler okur. Bu şiirlerde, o gençler için hayırlı ve bereketli bir evlilik dileğinde bulunulur. Ev sahibi ise misafirlerine, müjde parası (hediye) olarak küçük armağanlar takdim eder.

İran’da Ramazan: Geleneklerin ve maneviyatın buluştuğu ay

Ramazan, İran’da yalnızca oruç tutulan bir ay değil; sevgi, dayanışma ve derin kültürel bağların yaşatıldığı özel bir zaman dilimidir. Ülkenin her köşesi, bu aya dair kendi hikâyelerine sahiptir; mütevazı iftar sofralarından, dar sokaklarda yankılanan sahur ezgilerine kadar. Türkmen Sahrası’nın yumuşak rüzgarlarından İsfahan’ın aydınlık gecelerine, Şiraz’ın bahçelerinden Tebriz’in ekmek kokulu avlularına kadar Ramazan, hayatın ritmini yavaşlatır ve kalpleri birbirine yakınlaştırır.

Bu ay, zamanın ruhuna yenilmeyen geleneklerin yaşatıldığı, iman ve sevginin havaya sindiği, gökyüzü kadar sonsuz bir maneviyatın hissedildiği bir dönemdir.

News ID 1924962

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha